Haftanın Filmleri (15 Eylül 2017)
Türkiye'deki sinema salonlarında bu hafta 4'ü yerli 8 film vizyona girdi. Andres Muschietti’nin yönettiği ve Bill Skarsgard, Jaeden Lieberher, Jeremy Ray Taylor ile Sophia Lillis’in oynadığı 'O (It)', Dylan O’Brien, Michael Keaton, Sanaa Lathan ile Shiva Negar’ın oynadığı 'Suikastçı', yerli yapımlardan ise Cemal Hünal'ın başrolde olduğu 'Benzersiz' öne çıkıyor. Ceren Ala filmleri değerlendirdi. (Ceren.ala@ntv.com.tr)
Haberler ntv.com.tr 15.09.2017 - 09:06
-
1 "O"
Yeniden çevrimlerle ilgili hep bir sıkıntı yaşarım. Çünkü genelde başarılı olmaz o filmler. Bir de Stephen King'ten uyarlandığı düşünülünce, bakalım ne olacak diye merakla beklediğim bir film haline geldi "O". Filmin eski versiyonunu izledikten sonra palyaçolarla ilişkimin hiçbir zaman iyi olmayacağını anladım. Çocukların birer birer kaybolduğu, hep merak ettiğim kanalizasyon bilinmezinde yaşayan kötü bir ruhun varlığı, sırlarla dolu geçmişlerini geleceğe taşıyan çocukların, yıllar sonra aynı korkularla yüzleşmesi gibi etkenler izlemekten keyif aldığım korku türünü öyle güzel karşılıyordu ki! Aradan geçen 27 yıla rağmen yine büyük keyif aldım izlediğim şeyden. Andres Muschietti'nin "Mama" filmini de beğenmiştim. Korku türünün yetenekli yönetmenlerinden bence. Kalabalık kadroda Bill Skarsgard, Javier Botet, Jaeden Lieberher, Nicholas Hamilton, Megan Charpentier gibi isimler var.
-
-
2 "Suikastçı"
Bir bestseller uyarlaması daha bu hafta vizyonda. "Labirent" serisinin yıldızı Dylan O'Brien hikayenin genç kahramanı. 23 yaşında genç bir adam plajda sevdiği kadına evlilik teklifi yaparken olan oluyor ve ellerinde taramalarıyla gelen suikastçiler bütün plajı talan ediyor. Sevgilisi kaybeden Mitch, intikam yemini ediyor ve suikastçileri öldürmek için hunharca çalışıyor. Masal tadında başlayan hikaye işin içine CIA karışınca biraz daha acı gerçeklere yaklaşıyor haliyle. Sonrası tecrübeli ajan Stan'in yani Michael Keaton'un askeri eğitim kışlasına dikey geçiş. Michael Keaton'u her haliyle izleyebilirim. Ancak CIA ve Orta Doğu kelimelerinin çokça geçtiği bir filmi sevgiyle izlediğimi söyleyemeyeceğim. Michael Cuesta yönetmen koltuğunda.
-
3 "Benzersiz"
Gerilim ve korku unsurlarının hakim olduğu bir yerli yapım giriyor bu hafta vizyona. Üstelik "cin" yok. İnsan zihninin ne cinlikler yapabileceğine dair detaylar var bu kez. Yönetmen İlker Sarı'nın amacı seyircinin aktif olması ve filmin her dakikasında düşünmesi... İyi bir motivasyon kaynağı tabi ki, ancak her sahnede düşünmek, o düşüncenin ne kadar mantıksız olduğuna dair bir düşünceye de sokuyor izleyeni. Cemal Hünal, aylarca yattığı hastane yatağından hiç bir şey hatırlamayarak kalkan bir adam rolünde. Yatarken de kalkarken de Cemal Hünal işte. Ancak bu kez aksiyonu bol bir işte kendisi. Yani dövüyor, vuruyor, koşuyor, hız yapıyor... Ekin Türkmen, Ruhi Sarı, Ebru Sarıtaş, Selahattin Taşdöğen, Yakup Yavru, Murat Parasayar, Haldun Boysan ve Nilüfer Aydan gibi isimler de kadroda.
-
-
4 "Aşk Notları"
Haftanın izlenesi filmi "Aşk Notları". Nicole Krauss'un "The History of Love" kitabından uyarlanan film bence naifliği, yalınlığı ve romantizmine rağmen yaşattığı gerçeklik hissi sayesinde izleniyor. 2. Dünya Savaşı hakkında çekilmiş trilyonlarca film arasından bir aşk hikayesiyle sıyrılıyor film. Savaş yılları ve bugün arasında gidip gelen filmde, Leo'nun gençliğini canlandıran Mark Rendall ile bugününe hayat veren Derek Jacobi işin yükünü büyük ölçüde sırtlıyor. Gemma Arterton, Sophie Nélisse ve çok sevdiğim Elliott Gould da kadronun renkli köşe taşlarını oluşturuyor. "Paris'te Son Konser" gibi bir işe imza atan yönetmen Radu Mihaileanu'nun elinden yine o tatta bir film izlemek isteyenler için ideal bir seçim "Aşk Notları".
-
5 "Kocaayak ve Oğlu"
"Kocaayak ve Oğlu" haftanın en keyifli filmi. "Sammy'nin Maceraları" serisinin Belçikalı yönetmeni Ben Stassen, eğlenceli bir animasyona daha imza atıyor. Babasının Kocaayak olduğunu öğrenen Adam'in, hayvanlarla, doğayla ve babasıyla kurduğu sıcak ilişki izleyenin de içini ısıtıyor. Kocaayak olduğunu öğrendiği an yaşadığı şoku, hayvanlarla konuşabilme yeteneğiyle atlatıyor Adam. Tabi ki kötüler de var hikayede. Hepsinin ortak özelliğiyse sevimli olmaları. Mutlaka izleyin derim.
-
-
6 “Korkacak Bi’Şey Yok”
“1952’den bu yana giden geri dönmedi”. Bunun gibi birçok klişe “Korkacak Bi’Şey Yok” filminde yer alıyor. “Korkunç Bir Film”de olduğu gibi korku ve macera türüne ait işlere gönderme yapan sahnelerle dolu hikaye aslında çekilmese de olurdu. Yapay, tekrar, vasat ve benzeri kelimeleri çağrıştıran film haftanın en olmasa da olur işi. Burak Donay’ın yönettiği filmde Burak Aydın, Ahu Seda, Alkım Çetin gibi isimler rol alıyor.
-
7 "Örümcek"
Bu hafta yerli filmler ağırlıkta. "Örümcek" de onlardan biri. Suç, macera ve gerilim türündeki film yaratmaya çalıştığı karanlık dünyanın içinde kaybolmuş gibi. "Ne anlattığın değil nasıl anlattığın önemlidir" cümlesi bir sinemasever olarak benim için büyük anlam taşıyor. Oyunculara biçilen karakterlerin ruhlarına oturmamış olması, filmin havada kalmasının birinci nedeni. Senaryodaki "her şeyden biraz koyalım" motivasyonu ise ikinci neden olarak gösterilebilir. Yönetmen Sedat Ergen filmin oyuncu kadrosunda da yer alıyor. Bihter Delüv ve Cumhur Sarı da kadroda.
-
-
8 "Ver Kaç"
İstanbul'un Kadırgası'nda, semtin en köklü amatör futbol kulübü Kadırgaspor ayakta durmaya çalışıyor. İstanbul'da ayakta durmak zordur, hele dürüstsen... Paran yoksa ayaklarından biri de yok demektir. İşte yönetmen Orçun Benli "Ver Kaç"ta çocukluk arkadaşı Sedat ve Fikret'in bir olmak, kaybetmemek, yırtmak, aşık olmak ve yaşamakla ilgili macerasını beyazperdeye yansıtıyor. Canını sevdiklerim Ruhi Sarı ve Fırat Tanış bu filme de desteklerini esirgemiyor. Kenan Ece ve Bülent Çolak, başrolü uyumlu ve dengeli bir şekilde paylaşıyor. Hikaye klişelerden büyük ölçüde faydalansa da görüntü yönetmeni Tufan Kılınç sayesinde renkleniyor.