Doğuş Yayın Grubu’nun medya sponsorluğunda düzenlenen “Yeşil Ekran Kısa Film Yarışması”nda ödüller sahiplerini buldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye Çevre Koruma Vakfı’nın düzenlediği yarışmaya 125 film katıldı.
Ön elemeden geçen 30 film; Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun ve Cihan Ünal gibi isimlerin de yer aldığı jüri heyetinin karşısına çıktı.
Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ödül töreninde, Marmara Üniversitesi’nin "Kafes" adlı filmi birinciliği kazandı. Öğrenciler ödüllerini Bakan Güllüce'nin elinden aldı.
Yarışmada, ikinciliği "Enkaz", üçüncülüğü ise "Yeşil hikaye" adlı filmler aldı. Derece elde eden eserlere para ödülünün verildiği yarışmada, 8 katılımcıya mansiyon ödülü verildi. Ödül alan öğrenciler, jüri üyeleri Türkan Şoray, Ediz Hun, Cihan Ünal ve Hakkı Ergök ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
"HERKES İSTEDİĞİ GİBİ KİRLETEMEYECEK"
Bakan Güllüce, törende yaptığı konuşmada çevrenin korunması ve sağlık alanındaki sorunları çözmeye çok büyük bir gayret harcadıklarını söyledi.
Bakan Güllüce, deniz kıyılarının temizlenmesiyle ilgili çeşitli çalışmalar yaptıklarına dikkati çekerek, "Şu anda mavi bayrakta dünya üçüncüsüyüz. Tabii bu üçüncülük bize yakışmaz. Biz 'inşallah birinci olacağız' diyoruz. Hedefimiz bu" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki mavi bayraklı plaj sayısının 409'a çıktığını aktaran Güllüce, bu konuda daha da hızlanacaklarını söyledi.
Güllüce, çevre kirliliğinin önüne geçmek için bazı projeleri başlattıklarını anlatarak, "Biraz daha işi sertleştireceğiz. Öyle babasının tarlasını kirletmeyecek kimse. Affedersiniz, yani yok öyle. Biraz amiyane oldu ama bu toprakların, bu halkın denizini, kıyısını herkes istediği gibi kirletmeyecek" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE'DE İLK DEFA BU KONUYA EL ATTIK"
Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"2008'de NTV televizyonuna yeni bir misyon daha ekledik ve Yeşil Ekran programını başlattık. Dünya ne yapıyor biz ne yapmalıyız? Gençlerimiz çevreye nasıl sahip çıkmalı Biz bizden sonraki kuşaklara nasıl bir çevre emanet etmeliyiz ki yaşanabilecek bir dünya bıraksınlar? Bunları bir bir işleyerek sanırım Türkiye'de ilk defa böyle bir konuya el atmış olduk."