2003 yılına geri dönelim. NBA maratonu son bulmuş ve şampiyon bu büyük onuru kutlarken, diğer takımlar da gelecek sezonun hesaplarını yapmaya başlamış çoktan. Bu hesapların büyük bir bölümünü de draft oluşturuyor tabii ki. Profesyonelliğe adım atmadan dudak uçuklatacak reklam sözleşmeleri imzalayan ve Michael Jordan’ın veliahdı olarak gösterilen LeBron James’in ilk sırada seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ancak onun dışında da çok önemli isimler var 2003 draftında. İkinci sırada kimin seçileceği büyük merak konusu.
İlk sırada Cleveland beklenildiği gibi LeBron James’i kadrosuna katıyor. İkinci sırada seçme hakkını elinde bulunduran Memo’lu Detroit Pistons, takımın pota altı oyuncusuna ihtiyacı olduğunu düşünerek tercihini Sırp Darko Milicic’ten yana kullanıyor. Milicic’ten sonra seçilen oyuncular ise sırasıyla Carmelo Anthony, Chris Bosh ve Dwyane Wade... Draftın ardından neler yaşandığını hatırlatmama gerek yok sanırım. Carmelo Anthony, Chris Bosh ve Dwyane Wade NBA’in en önemli yıldızlarından olurken; Milicic oyuna girdiği zaman teslim ya da zafer purosu yakılan bir oyuncu haline geldi.
Memphis Grizzlies’ın Tanzanyalı çaylak pivotu Hasheem Thabeet’in yaşadıkları da bana bu olayı hatırlattı doğrusu. 2.23 boyundaki dev pivot, büyük beklentilerle geçtiğimiz yıl ikinci sırada draft edilmesine rağmen, henüz 1 sezonu bile tamamlamadan Gelişim Ligi’ne gönderildi. Gelişim Ligi’ne gönderilen, draftta en yüksek sırada seçilmiş oyuncu unvanıyla hem de.
NCAA’de Connecticut forması giyen Thabeet’in hücum yönünün çok zayıf olduğu biliniyordu zaten. Fakat Memphis Grizzlies’ın sahibi Michael Heisley ve antrenör Lionel Hollins, Tanzanyalı oyuncunun fiziğinden çok etkilenmiş olacak ki, genç oyuncunun takıma ribaundlarda ve savunmada önemli katkı yapacağını düşünerek onu takımda görmek istediler. Peki bu doğru bir tercih mi oldu? Bu soruya kesin bir cevap vermek için erken belki ama dev pivotun bu zamana kadar sergilediği performans pek de iç açıcı değildi. Özellikle de 4. sırada Sacramneto Kings tarafından seçilen Tyreke Evans’ın performansıyla kıyaslandığı zaman. Birçok maçta el yakan topları kullanarak takımına maç kazandırmayı başaran Evans, yılın çaylağı ödülünün en büyük adayı konumunda. Evans’ın bir özelliği de, Memphis Üniversitesi’nden profesyonel hayata yelken açması. Şehirle özdeşleşebilecek bu derece yüksek potansiyele sahip bir oyuncu dururken basketbol oynamaya 6 yıl önce başlamış birini sırf fiziğinden ötürü tercih etmek beni düşündürüyor doğrusu.
Hep söylenir, ‘draftta sıralamayı takımların ihtiyaç duyduğu pozisyon belirleyecek’ diye. Sıralama bu mantığa göre şekilleniyor belki ama takımlar daha sonra kafasını taşlara vuruyor. Draftta en önemli nokta, eksik olduğunuz bölgeye takviye yapmak değildir bence. Pozisyon fark etmeksizin takıma en üst seviyede katkı yapabilecek potansiyele sahip oyuncuyu bulmaktır. Memphis, bir pivota ihtiyaç duyduğu için NBA’in en önemli yıldızlarından biri olabilecek Tyreke Evans’ı pas geçti. Umarım Evans’ı ilerde bir süper yıldız olarak görüp ‘biz ne yaptık’ demezler.
Son olarak Thabeet’in Gelişim Ligi’nde 10 gün forma giyeceği ve bu süreçte 6 maç oynayacağı belirtildi. Genç oyuncu daha fazla süre alarak kendini geliştirme fırsatı bulacak burada; ancak bu, draftta 2. sıradan seçilen bir oyuncunun NBA’de beklentileri karşılaması için yeterli olur mu? Hiç sanmıyorum.
Memphis Grizzlies’ın Tanzanyalı çaylak pivotu Hasheem Thabeet’in yaşadıkları da bana bu olayı hatırlattı doğrusu. 2.23 boyundaki dev pivot, büyük beklentilerle geçtiğimiz yıl ikinci sırada draft edilmesine rağmen, henüz 1 sezonu bile tamamlamadan Gelişim Ligi’ne gönderildi. Gelişim Ligi’ne gönderilen, draftta en yüksek sırada seçilmiş oyuncu unvanıyla hem de.
NCAA’de Connecticut forması giyen Thabeet’in hücum yönünün çok zayıf olduğu biliniyordu zaten. Fakat Memphis Grizzlies’ın sahibi Michael Heisley ve antrenör Lionel Hollins, Tanzanyalı oyuncunun fiziğinden çok etkilenmiş olacak ki, genç oyuncunun takıma ribaundlarda ve savunmada önemli katkı yapacağını düşünerek onu takımda görmek istediler. Peki bu doğru bir tercih mi oldu? Bu soruya kesin bir cevap vermek için erken belki ama dev pivotun bu zamana kadar sergilediği performans pek de iç açıcı değildi. Özellikle de 4. sırada Sacramneto Kings tarafından seçilen Tyreke Evans’ın performansıyla kıyaslandığı zaman. Birçok maçta el yakan topları kullanarak takımına maç kazandırmayı başaran Evans, yılın çaylağı ödülünün en büyük adayı konumunda. Evans’ın bir özelliği de, Memphis Üniversitesi’nden profesyonel hayata yelken açması. Şehirle özdeşleşebilecek bu derece yüksek potansiyele sahip bir oyuncu dururken basketbol oynamaya 6 yıl önce başlamış birini sırf fiziğinden ötürü tercih etmek beni düşündürüyor doğrusu.
Hep söylenir, ‘draftta sıralamayı takımların ihtiyaç duyduğu pozisyon belirleyecek’ diye. Sıralama bu mantığa göre şekilleniyor belki ama takımlar daha sonra kafasını taşlara vuruyor. Draftta en önemli nokta, eksik olduğunuz bölgeye takviye yapmak değildir bence. Pozisyon fark etmeksizin takıma en üst seviyede katkı yapabilecek potansiyele sahip oyuncuyu bulmaktır. Memphis, bir pivota ihtiyaç duyduğu için NBA’in en önemli yıldızlarından biri olabilecek Tyreke Evans’ı pas geçti. Umarım Evans’ı ilerde bir süper yıldız olarak görüp ‘biz ne yaptık’ demezler.
Son olarak Thabeet’in Gelişim Ligi’nde 10 gün forma giyeceği ve bu süreçte 6 maç oynayacağı belirtildi. Genç oyuncu daha fazla süre alarak kendini geliştirme fırsatı bulacak burada; ancak bu, draftta 2. sıradan seçilen bir oyuncunun NBA’de beklentileri karşılaması için yeterli olur mu? Hiç sanmıyorum.