Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışan Hatice Yılmaz Yüksekyıldız 13 Ocak 2011'de, evlilik soyadının iptaline ve yalnızca bekarlık soyadını kullanmasına karar verilmesi talebiyle avukatı Alev Yıldız aracılığıyla dava açtı.
Aynı zamanda uluslararası gemilerde üçüncü kaptan olarak çalıştığını, birçok ülkeye ''Yılmaz'' soyadıyla girdiğini ve mesleğinde bu soyadıyla tanındığını ifade eden Hatice Yılmaz Yüksekyıldız, 2010'da eşi Ercan Yüksekyıldız ile evlendiğini, Türk Medeni Kanunu'nun 187'nci maddesi gereğince bekarlık soyadı yanında eşinin soyadını da kullanmak zorunda kaldığını kaydetti. Bu nedenle mesleğinde bazı sorunlarla karşılaştığını bildiren Hatice Yılmaz Yüksekyıldız, birey olarak kendi soyadını kullanma hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı, devredilemez hak olduğuna dikkati çekti ve Türk Medeni Kanununun 187'nci maddesinin, Türkiye'nin onayladığı uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ifade etti.
Dava, Ankara 11'nci Aile Mahkemesi’nde görüldü. Dahili davalı Ercan Yüksekyıldız da eşinin kişilik haklarının korunmasına yönelik olarak, kendi soyadını kullanma isteğini kabul ettiğini dava sürecinde mahkemeye bildirdi. Hakim Mustafa Karadağ da Hatice Yılmaz'ın, yalnızca bekarlık soyadını kullanma talebini uygun bularak, davanın kabulüne karar verdi.
İNSAN HAKLARI GEREKÇESİ
Hakim Karadağ'ın yazdığı gerekçeli kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) onaylayan devletlerin, cinsiyet de dahil olmak üzere, hiçbir ayrımcılık yapılmadan herkesin hak ve özgürlüklerden yararlanmasının sağlanmasını taahhüt ettiğine dikkat çekildi.
Türkiye'nin onayladığı Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nde de temel hak ve özgürlüklerin kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak kullanılmasının, ayrımcılık oluşturan mevzuatın değiştirilmesinin, evlenmede kadına erkeklerle eşit hak sağlanmasının ve bu arada aile adının eşitlik içinde seçilmesinin taahhüt edildiğine yer verildi.
Türkiye'nin onayladığı uluslararası sözleşmeler ile ulusal yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağının anayasada düzenlendiğine işaret edilen kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 187'nci maddesinin, evlenen kadının yalnızca bekarlık soyadını kullanma hakkını kullanmasına engel teşkil ettiği belirtildi. Oysa Türkiye'nin onayladığı sözleşmelerin ve bunlara bağlı ek protokollerin, kadınların soyadını seçme hakkını temel hak olarak belirlediği kaydedilen kararda, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin de eşlerin soyadı seçiminde eşitlik sağlanmasını önerdiklerine dikkat çekildi.
AİHM'nin benzer talepli davaları kabul ettiği hatırlatılan kararda, sonuç olarak Hatice Yılmaz'ın, mesleki bakımdan tanınırlığı nedeniyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğu, bununla birlikte Türkiye'nin onayladığı uluslararası sözleşmeler ile protokollerin ve tavsiye kararlarının davada uygulanması gerektiği ifade edilerek, bu sebeple davanın kabulüne karar verildiği bildirildi.
Aynı zamanda uluslararası gemilerde üçüncü kaptan olarak çalıştığını, birçok ülkeye ''Yılmaz'' soyadıyla girdiğini ve mesleğinde bu soyadıyla tanındığını ifade eden Hatice Yılmaz Yüksekyıldız, 2010'da eşi Ercan Yüksekyıldız ile evlendiğini, Türk Medeni Kanunu'nun 187'nci maddesi gereğince bekarlık soyadı yanında eşinin soyadını da kullanmak zorunda kaldığını kaydetti. Bu nedenle mesleğinde bazı sorunlarla karşılaştığını bildiren Hatice Yılmaz Yüksekyıldız, birey olarak kendi soyadını kullanma hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı, devredilemez hak olduğuna dikkati çekti ve Türk Medeni Kanununun 187'nci maddesinin, Türkiye'nin onayladığı uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ifade etti.
Dava, Ankara 11'nci Aile Mahkemesi’nde görüldü. Dahili davalı Ercan Yüksekyıldız da eşinin kişilik haklarının korunmasına yönelik olarak, kendi soyadını kullanma isteğini kabul ettiğini dava sürecinde mahkemeye bildirdi. Hakim Mustafa Karadağ da Hatice Yılmaz'ın, yalnızca bekarlık soyadını kullanma talebini uygun bularak, davanın kabulüne karar verdi.
İNSAN HAKLARI GEREKÇESİ
Hakim Karadağ'ın yazdığı gerekçeli kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) onaylayan devletlerin, cinsiyet de dahil olmak üzere, hiçbir ayrımcılık yapılmadan herkesin hak ve özgürlüklerden yararlanmasının sağlanmasını taahhüt ettiğine dikkat çekildi.
Türkiye'nin onayladığı Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nde de temel hak ve özgürlüklerin kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak kullanılmasının, ayrımcılık oluşturan mevzuatın değiştirilmesinin, evlenmede kadına erkeklerle eşit hak sağlanmasının ve bu arada aile adının eşitlik içinde seçilmesinin taahhüt edildiğine yer verildi.
Türkiye'nin onayladığı uluslararası sözleşmeler ile ulusal yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağının anayasada düzenlendiğine işaret edilen kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 187'nci maddesinin, evlenen kadının yalnızca bekarlık soyadını kullanma hakkını kullanmasına engel teşkil ettiği belirtildi. Oysa Türkiye'nin onayladığı sözleşmelerin ve bunlara bağlı ek protokollerin, kadınların soyadını seçme hakkını temel hak olarak belirlediği kaydedilen kararda, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin de eşlerin soyadı seçiminde eşitlik sağlanmasını önerdiklerine dikkat çekildi.
AİHM'nin benzer talepli davaları kabul ettiği hatırlatılan kararda, sonuç olarak Hatice Yılmaz'ın, mesleki bakımdan tanınırlığı nedeniyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğu, bununla birlikte Türkiye'nin onayladığı uluslararası sözleşmeler ile protokollerin ve tavsiye kararlarının davada uygulanması gerektiği ifade edilerek, bu sebeple davanın kabulüne karar verildiği bildirildi.