Göz kapaklarının iç kısmındaki iki delikten gözyaşlarının yaklaşık 12 milimetrelik bir yol kat ederek insanın burnuna geldiğini belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Atilla Yazıcıoğlu, gözyaşının daha sonra burundan kanallar vasıtasıyla vücudun içine girdiği bir mekanizması olduğunu söyledi.
Bu mekanizmanın herhangi bir nedenle bozulması durumunda gözyaşı kanal tıkanıklıklarının geliştiğini dile getiren Yazıcıoğlu, “Eskiden hatta bazen günümüzde de uygulanan ciddi ağrı verici, genel anestezi gerektirecek ve burun kemiğinin kırıldığı ciddi müdahaleler yapılırdı. Fakat yaklaşık 8 yıldır operasyon süresini 1- 1,5 saatten 10 dakikaya düşüren, küçük bir iğneyle yaptığımız lazerle kanal açma ameliyatı yapıyoruz ve yüzde 95’e varan bir başarımız mevcut. En önemlisi hastanın narkoz almaması ve cerrahi sürenin 10 dakika gibi kısa bir süreye düşmesidir” dedi.
KÜÇÜK CERRAHİ MÜDAHALELERİN RİSKİ DE AZ OLUYOR
Geçmişte ‘büyük açan büyük cerrah’ sözünün günümüzde ‘küçük açan büyük cerrah’ olarak değiştiğini ifade eden Yazıcıoğlu, “Bu sözden anlatmak istediğimiz ne kadar vücuda az harabiyet verirsek o kadar hastanın ve dolayısıyla bizim de memnuniyetimiz artar. Ne kadar az girişim, o kadar az enfeksiyon riski, o kadar az ameliyat sonrası ağrı anlamına gelir" diyekonuştu.
GÖZYAŞI KANALINDAKİ TIKANIKLIK ENFEKSİYONA YOL AÇABİLİYOR
Gözyaşı kanalı tıkanıklığının genellikle erişkinlerde meydana geldiğini belirten Yazıcıoğlu, sorunun yeni doğanlarda da görüldüğünü belirterek, "Yeni doğanlarda altıncı aya kadar kanal açılıyor ve ameliyata gerek kalmıyor. Ancak erişkin yaşlarda olan sorun ciddi oranda rahatsız ediyor. Enfeksiyon bunun en sık nedenidir. Enfeksiyon, bir şekilde kanalın tıkanmasına yol açabiliyor ve gözyaşı dışarıya doğru taşıyor. Dışarıya taştığı zamanda hem mikroplar atılamıyor, bundan dolayı göz çapakları, iltihaplanmalar oluşuyor hem de elinde peçete ile gezmek kişiyi rahatsız ediyor. Ancak yapılan küçük bir işlemle hastalarımız önemli oranda göz sulanması, göz çapaklanması ve iltihaplanması sorunlarından kurtuluyorlar” şeklinde konuştu.
Bu mekanizmanın herhangi bir nedenle bozulması durumunda gözyaşı kanal tıkanıklıklarının geliştiğini dile getiren Yazıcıoğlu, “Eskiden hatta bazen günümüzde de uygulanan ciddi ağrı verici, genel anestezi gerektirecek ve burun kemiğinin kırıldığı ciddi müdahaleler yapılırdı. Fakat yaklaşık 8 yıldır operasyon süresini 1- 1,5 saatten 10 dakikaya düşüren, küçük bir iğneyle yaptığımız lazerle kanal açma ameliyatı yapıyoruz ve yüzde 95’e varan bir başarımız mevcut. En önemlisi hastanın narkoz almaması ve cerrahi sürenin 10 dakika gibi kısa bir süreye düşmesidir” dedi.
KÜÇÜK CERRAHİ MÜDAHALELERİN RİSKİ DE AZ OLUYOR
Geçmişte ‘büyük açan büyük cerrah’ sözünün günümüzde ‘küçük açan büyük cerrah’ olarak değiştiğini ifade eden Yazıcıoğlu, “Bu sözden anlatmak istediğimiz ne kadar vücuda az harabiyet verirsek o kadar hastanın ve dolayısıyla bizim de memnuniyetimiz artar. Ne kadar az girişim, o kadar az enfeksiyon riski, o kadar az ameliyat sonrası ağrı anlamına gelir" diyekonuştu.
GÖZYAŞI KANALINDAKİ TIKANIKLIK ENFEKSİYONA YOL AÇABİLİYOR
Gözyaşı kanalı tıkanıklığının genellikle erişkinlerde meydana geldiğini belirten Yazıcıoğlu, sorunun yeni doğanlarda da görüldüğünü belirterek, "Yeni doğanlarda altıncı aya kadar kanal açılıyor ve ameliyata gerek kalmıyor. Ancak erişkin yaşlarda olan sorun ciddi oranda rahatsız ediyor. Enfeksiyon bunun en sık nedenidir. Enfeksiyon, bir şekilde kanalın tıkanmasına yol açabiliyor ve gözyaşı dışarıya doğru taşıyor. Dışarıya taştığı zamanda hem mikroplar atılamıyor, bundan dolayı göz çapakları, iltihaplanmalar oluşuyor hem de elinde peçete ile gezmek kişiyi rahatsız ediyor. Ancak yapılan küçük bir işlemle hastalarımız önemli oranda göz sulanması, göz çapaklanması ve iltihaplanması sorunlarından kurtuluyorlar” şeklinde konuştu.