İçerde'nin Alyanak'ı Yıldıray Şahinler konuştu

Öykü Özdoğan’ın hazırlayıp sunduğu “20 DAKİKA”, tiyatro ve sinema sanatçısı Yıldıray Şahinler’i konuk etti. Şahinler, NTV Radyo dinleyicilerine tiyatroya olan aşkını, ‘İçerde’ dizisinde hayat verdiği ‘Alyanak’ karakterini ve özel hayatını anlattı. Şahinler çok merak edilen dizideki karakterinin taklit olup olmadığı sorusunu da yanıtladı.

Haberler 09.01.2017 - 19:11 Son Güncelleme : 09.01.2017 - 19:24

  • 1

    "BEN UTANGAÇ BİR ÇOCUKTUM"

    "Galiba babamın ektiği tohumlardan... Çok küçükken sizin gibi, beni ve ablamı tiyatroya götürürdü, biz ailece hep tiyatroya giderdik. Çok güzel oyunlar aklımda kaldı, çok etkileyici oyunlar, çok önemli ustalar seyrettim ve çok etkilendim. Buradan söylemek isterim, ben utangaç bir çocuktum, öğrencilerime de söylüyorum. Kolay kolay tahtaya kalkmayan bir çocuktum. Sorunun cevabını bilsem bile, tahtada utanacağı için tahtaya kalkmayan bir çocuktum. Ama tiyatronun, oyunculuğun bununla çok ilgisi yok. Utangaç insan, iyi insandır bence ve iyi insandan da iyi oyuncu olur.

  • 2

    "KONSERVATUARA GİTMEMİ ÖNERDİ"

    Lisede falan tiyatro yapmadım aslında ama hep içimde öyle bir istek vardı. Rahmetli Tevfik Gelenbe'nin Kadıköy'deki tiyatrosuna giderdik, orada bir kurs açtı. Suat Özturna o zamanlar orada hocaydı, şimdi konservatuarda bölüm başkanı. O kursa katıldım ve Suat Öztuna bana konservatuara girmemi önerdi. Ben de üniversiteye erken yaşta başlamıştım, üniversitedeki derslerimi aksatmayacak diye söz vererek konservatuara başladım, sonra da konservatuardaki derslerimi aksattığı için üniversiteyi bırakıp devam ettim.

  • 3
  • 4

    “SENİ HİÇ GÖREMİYORUZ AĞABEY” DİYORLAR

    ''Seni hiç göremiyoruz ağabey'' diyorlar, ben de'' Nereye bakıyorsunuz?'' diyorum. Ben kızmıyorum, tabii insanların kendi tercihidir. Bugün yaşam çok zor, çok kolay ulaşılabilir sosyal medya çok oyalıyor insanları. Bari tiyatroya geldiklerinde kapatsalar ama onu bile yapmıyorlar. Çok esiri olmamak lazım. Benim küçük bir oğlum var, daha 40-50 günlükken onun fotoğrafını çekmek istediğimizde, kameraya bakıp poz veriyordu, onun bir büyüsü var, ondan kurtulmak lazım. İnsanları hipnotize ediyor sanki. Bakıyorum bazen masada çiftler oluyor, birbirlerine bakmayıp telefonlarına bakıyor.

  • 5

    "TİYATRO ÖNEMLİ"

    Tiyatro içeri girmektir ama biraz da dışarı çıkmaktır. Sosyal bir şeydir. Sinemadan da farkı budur, tiyatronun. Sinemada her şeyi yapabilirsiniz ama tiyatroda canlı canlı insan var, insan insana oradayız dolayısıyla hep beraber yaşadığımız bir iki saat. O iki saati paylaşmak çok güzel, o yüzden her zaman bekliyoruz, davet ediyoruz izleyicileri...

  • 6

    İNSANLAR “İLK GENÇLİĞİM”İ HALA HATIRLIYOR

    “İlk Gençliğim” ilk oynadığım başrol ve hala insanların hatırladığı bir oyun. O benim gelişimimde çok önemliydi, ondan sonra da “Çıkmaz Sokak Çocukları” var. 25 seneyi geçti ama bu oyunları hala insanlar hatırlıyor, sokakta görünce soruyor, çok hoşuma gidiyor tabii. Çıkmaz Sokak Çocukları'nda rahmetli Kamuran Usluer ve Hazım Körmükçü ile oynamıştık, çok etkileyici bir oyundu gerçekten.

  • 7

    "İÇİ DOLU VE EĞLENCELİ OYUNLAR YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ"

    İstanbul Halk Tiyatrosu azıcık baskı görmekten oldu. Şehir Tiyatrosu'nda çalışıyoruz biliyorsunuz, 2007 yılında bazı olumsuz durumlar oldu, biz de başka bir tiyatro yapmak istediğimiz için kurduk ama Şehir Tiyatrosu'ndna ayrılmadığımız anlamına gelmedi. Şehir Tiyatroları'nda da yapabileceğimiz her şeyi yine canla başla yapıyoruz. İstanbul Halk Tiyatrosu sanki Şehir Tiyatrosu'nun başka bir koluymuş gibi yürüyor, o duygu, o ruh ve o sadakatle.

  • 8

    "USTALARIN EL VERDİĞİ İNSANLARDANIZ BİZ"

    Cem Davran çok eskidir Şehir Tiyatrosu'nda, benden de eski. O emekli oldu şimdi, biraz erken de olsa. O ustaların çıraklığından geçmiş biri, alaylı Cem Davran. Ben de öyleyim aslında, bir yandan konservatuarlıyım ama bir yandan da çok küçük yaşta Şehir Tiyatrosu'na, Darülbedayı'ya girdiğim için, ustaların el verdiği insanlardanız biz. O eski tiyatronun sıcaklığını korumak, insanlara hep bir şeyler anlatmak ama bunu insanları sıkmadan yapmak istiyoruz. Brecht diyor ki ''Bana ne anlatırsan anlat ama önce beni eğlendir.'' Basit, hafif, sabunköpüğü gibi bir eğlence değil de, içi dolu bir eğlence olarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Öyle oyunlar yapıyoruz. Olabildiğince yerli oyunlar oynuyoruz. Birbirimize sımsıkı sarıldık, seyirci ile de iyi bir ilişki kurduk, seyirci çok seviyor bizi.

  • 9

    “ALEVLİ GÜNLER SEKİZİNCİ YILINDA HALA KAPALI GİŞE OYNUYOR

    “Alevli Günler” sekizinci yılına giriyor ve hala kapalı gişe oynuyor, 500 kişilik bir özel tiyatronun kapalı gişe oynaması kolay bir şey değil, hele 8 sene, o böyle bir efsane olmaya doğru gidiyor. “Bezirgan”ın da dördüncü yılı, o da Tartuffe uyarlaması Moliere'den uyarladığımız bir oyun. O zaman da biz 15 Temmuz'da neler olabileceğini görüp uyardığımız bir oyun yapmıştık, nitekim aynen öyle oldu. Şimdi seyirci bunu sanki farketmişcesine yeniden daha da çok ilgi gösteriyor. Başka bir anlayışla halk tiyatrosu seyrediliyor.

  • 10

    "SÜRPRİZ İSİMLER OLACAK"

    İş Sanat'da Filiz Ova ve Serdar Yalçın böyle bir projeleri olduğunu söylediler, düşündükleri şey şuydu, klasik müzikle masalları bir araya getirip her ikisini de sevdirmek, çok hoşuma gitti. Ama büyük bir salonda çocuklara onu dinletebilmek çok kolay bir şey değil, maskelerle, kuklalarla, ışıkla, renkle. O yüzden iki pandomimci oyuncu eklemeyi düşündüm, Aytek Önal ve Selim Canyalçın. Onlar bu oyuna böyle katıldılar. Her seferinde farklı bir anlatıcı var. Mesela Ebru Cündübeyoğlu var, o da çok tatlı anlatıyor. Yakında çok sevecekleri sürpriz isimler olacak. Her seferinde farklı bir isim çocuklara masalı, klasik müziği sevdirmek için orada olacak. Tabii annelere babalara da maslalı hatırlatmak için...

  • 11

    ALYANAK’IN SESİ NASIL OLUŞTU?

    O ara birkaç teklif vardı. Okur okumaz çok ilgimi çekti. Aslında bir rol oyuncusuydu, futbol tabiri ile söylüyorum, yani işlevini yerine getirip çıkmak üzere orada bulunan biriydi belli ki, fakat ben adamı çok cazip buldum, sevdim demeyeceğim, olumsuz bir karakter ama benim için oyuncu olarak çok cazip bir malzeme vardı. Bir gün bebeğimi Aksel'i uyuttum, balkonda kendi kendime prova yaparken o ses ve o karakter geldi. O sesi düşünmemin nedeni, bu adam mafya, otopark işletiyor ama aslında otopark değildir o, uyuşturucu satarlar orada, kendisi de kullanır ve sesi bozulur diye düşünerek yaptım. Ama bu topa hiç girmiyoruz, çok hassas bir konu, bunun sözünü etmiyoruz. Bu düşünce ile karakteri oluşturdum. Okuma provasında buluştuk, ben onu yaptım, herkesin çok hoşuna gitti, senaristler ve yönetmen de onayladığı için öyle devam ettik. 

  • 12

    "ALYANAK’IN SESİ TAKLİT DEĞİL"

    Giderek karakter gelişti, gelişmeye de devam ediyor. Hep soruyorlar 'Ağabey, ölmeyecek misin?'' diye. Sokakta ' O sesi nasıl yapıyorsun?'' diye de soruyorlar ''bir yapsana'' diyorlar. Bunu insanlara ''evde denemeyin'' diyoruz. Biz sesin eğitimini veriyoruz ve alıyoruz. Çünkü iki ses teli arasından hava geçmesi, kalıcı hasara sebep olabilir, o yüzden insanlar kendileri yapmasınlar, ben onu çeşitli egzersizlerle yapıyorum. Karakter de sesten ibaret değil tabii, sadece ses kısılınca üşütünce ''Al Yanak''a dönüşmüyorsunuz. Taklit olduğunu da söylediler. Taklit değil, zaten taklit olsa sevmezsiniz rolü, böyle uzun süreli bir işte yapılacak bir seçim değil. Senaristler de öyle toplar atıyorlar ki onları taca atmak olmuyor...

  • 13

    "ÇETİN TEKİNDOR İLE OYNAMAK ÇOK ÖZEL"

    Mesleğimi çok seviyorum ama Çetin Ağabey (Tekindor) öyle iyi bir oyuncu ki ve öyle güzel bir elektriği var ki, onunla karşılıklı oynamak çok özel bir şey. Çok iyi bir oyuncu kadrosu var, diğer arkadaşlar da öyle. Hiç beklemediğim kadar oyunculuğuna yatırım yapmış insanlar var, çok çabalayarak, işini ciddiye alarak çalışan insanlar. Çağatay (Ulusoy) ile de karşılıklı oynamak çok zevkli. Oyunculukta çok yeni ama kendini geliştirmek için çok çabalamış, çabalayan biri ve çok doğru yolda gidiyor. Aras (Bulut İynemli) da öyle. Çok iyi kadro ama Çetin Aağabey bir duayen ve onunla karşılıklı oynamak çok müthiş.

  • 14

    "İNSAN YAPTIĞI İŞİ SEVİNCE ÇOK İYİ OLUYOR"

    Sosyal medyada o paylaşımı yaptığım gün aramızda havuz vardı. Aramızdaki o havuz problemini çözmek üzere gitmiştim ben oraya. O havuzun üzerinden iki oyuncunun o elektriği iletişimi kurması zor bir şeydir. Hemen ertesi haftaki bölümde de, senaristler bizi 20 cm'de karşı karşıya getirdi, bu sefer burun buruna geldik. İkisi de olağanüstü deneyimlerdi. Bu sahnede yönetmen bir sebeple sahneyi kesti, biz birbirimize bakmaya devam ettik, o Kebapçı Celal'i devam ettirdi, ben Al Yanak'ı devam ettirdim, 5 dakika çay içebilirdik, ama biz bırakmadık. O anın, o ilişkinin oyuncu olarak keyfini çıkarttık. İnsan yaptığı işi sevince çok iyi oluyor.

  • 15

    "BENSU SORAL BENİM DALIŞ ÖĞRENCİM"

    Dalış eğitmenliği babama borçlu olduğum bir ilgi. Babam 2-3 yaşımda ana yüzme öğretti, sonra beraber tüpsüz dalmaya başladık. Sonra Kaş'a gitmeye başladım, Kaş da Türkiye'de dalış için en uygun yer. 2000 yılında başladım tüplü dalışa. Önce müşteri olarak gittiğim bir dalış merkezinde, kısa bir süre sonra eğitmen oldum. Oyuncu camiasından da çok öğrencim var. Hatta Bensu (Soral) benim öğrencim. 

  • 16

    "BEŞİKTAŞ’IN HER KARŞILAŞMASINI İZLİYORUM"

    Beşiktaş'ın her karşılaşmasını izliyorum, kombinem var, mümkünse gidiyorum, mümkün değilse, teşkilatı kurup bir şekilde izliyorum. O da babama borçlu olduğum bir şey. Bütün spor dalları ile ilgilenirim. İnönü Stadı’nda boks ringi ya da güreş minderleri kurulur, orada turnuvalar yapılırdı, oralara da giderdik, babam bütün sporları çok severdi. Beşiktaş'ın dahil olduğu bütün sporlara ilgiliyim. Basketbol ve futbolu daha çok izleyebiliyorum.

  • 17

    “BABAMI KAYBETTİĞİMDE, ÇOCUK YAPMAYA KARAR VERMİŞTİM.”

    Babam vefat etti. Onu kaybettiğim zaman anladım ki, insan babasını kaybettiği zaman büyüyormuş. Bir erkek çocuk babası oluyormuş. O gün çocuk yapmaya karar vermiştim.

  • 18

    "ÇOCUĞUMUN GÖBEKBAĞINI BEN KESTİM"

    Aksel (oğlu) dünyaya gelmeye hazırlanırken, annesi ile birlikte hazırlandık. Çok iyi bir doktorumuz var, onu çok aradık, İbrahim Bildirici, çünkü eşim normal doğum istiyordu, İbrahim Bey de bizi komando eğitimine soktu. Her gün 4 km yürüyoruz, squat yapıyoruz. Hamile olmadığım halde ben de bu çalışmalara katılmak durumunda kalıyorum. Hatta doğum başlamış, doktor bizi yürüyüşe gönderdi, ben ''Çok yoruldum doktor bey biraz dinlensem'' dedim. 18 saat süren bir doğum süreci yaşadık beraber.

  • 19

    "EBELİK YAPABİLECEK DURUMDAYIM"

    Eşim Gizem, benim de doğumda olmamı istedi. ''Bayılırım başınıza iş çıkartırım'' dedim ama öyle olmuyormuş, insan kendi canı oradayken öyle şeyler düşünemiyor bile. Bir ebe gibi her anını yaşadım. Şu an ebelik yapabilecek durumdayım, ebelik yaptım desem yeridir, Ebe Marina Hanım ile beraber ayaklarından bastırıyorduk. En son Acil Servis'te doktoru oynuyordum, dalıştan da biraz ilkyardım bilgim var, o yatakların nasıl açıldığını iyi biliyorum, yatağı ben açtım doğumhaneye ben götürdüm, doktor bey de geldi 15 dakikada işini halletti gitti, tabii bütün süreci takip etti ve çok usta olduğu için hemen halletti. ''Göbek bağını kesmek ister misiniz?'' dediler, ben de istedim. Ben çok kötü hissedeceğimi düşünmüştüm ama çok güzeldi.

  • 20

    "GÖRMEK İSTEDİĞİM YERLER VAR"

    "Ben çok gezerim, şimdi çocukla bakalım ne yapacağız. En son geçen sene Kamboçya ve Tayland'taydık. Hindistan'dan Bahreyn'e bir sürü yer gördüm ve daha da çok görmek istediğim yer var. Umarım Aksel ile beraber de bunları yapabiliriz. Turistik yerleri gezmek değil, ara sokaklarda olmayı severim."

  • 21

    Hafta içi her akşam 18.20’de yayınlanan 20 Dakika’nın tekrar bölümleri, ntvradyo.com.tr’de.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır

NTV’de canlı olarak yayınlanan tüm programlar ile ilgili bilgiler, program bölümleri ve programlarla ilgili haberler NTV Ekranı’nda. Günlük NTV yayın akışı ve program saatlerini de NTV Ekranı kategorisinden saat bazında görebilirsiniz. %100 Futbol ile son dakika spor haberlerini, Gündem Masası ile gündem haberleri ile ilgili değerlendirmeleri NTV Ekranı’nda.

Mobil Uygulamalarımız