Kanada'daki Université Laval Araştırma Enstitüsü ile biyoteknoloji firması Danisco'ya bağlı araştırmacılar, ortaklaşa gerçekleştirdikleri projeyle bakterilerin bağışıklı sistemine ilişkin bilinmeyenleri ortaya koydular. Bazı bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç geliştirmelerini önlemeyi mümkün kılmak üzere planlanan çalışma Nature dergisinde yer buldu.
Université Laval Enstitüsünün Biyokimya, Mikrobiyoloji ve Biyobilişim Bölümü'nden Prof. Sylvain Moineau'nun önderliğindeki ekibin ortaya çıkardığı ve CRISPR/Cas olarak adlandırılan bakterinin savunma mekanizması, yabancı DNA parçalarını seçip genom üzerindeki özel bölgelere ekleme esasına dayanıyor. Sonraki aşamada bu parçalar, gelecekteki işgalleri defetmede bir çeşit bağışıklık faktörü olarak kullanılıyor.
Araştırmacılar mekanizmayı bakteriler arasında değiş tokuş edilen DNA parçacıkları olan plazmitleri kullanarak göstermişler. Bu deneyde kullanılan ve antibiyotiğe karşı direnç sağlayan bir gene sahip plazmit, yoğurt yapımında kullanılan Streptococcus thermophilus bakterisine yerleştirilmiş. Bakterilerden bazıları da, dayanıklılık genini bulunduran parçacıkları kendi genomlarına eklemişler ve bu bakterilere aynı plazmiti yerleştirme çabaları negatif sonuçlanmış. Prof. Moineau, plazmiti genomuna ekleyen bakterilerin bir nevi bağışıklık geliştirmiş olduklarını ifade ediyor: "Bu durum, neden bazı bakterilerin antibiyotiğe direnç geliştirirken diğerlerinin bunu yapamadığı bilinmezine açıklık getiriyor."
CRISPR/Cas bağışıklık sistemi, bakterileri aynı zamanda kendilerini hedef alan özel bir virüs grubu olan bakteriyofajlara karşı da koruyor. Bakteriyofajlar yoğurt, peynir ve probiyotik endüstrilerinde büyük maddi kayıplara neden olabildiğinden, bakteri kültürlerini kullanan bu tip besin ve biyoteknoloji sektörleri için sonuçlar oldukça ilgi çekici görünüyor.
Özgün makaleye ulaşmak için tıklayın.
Université Laval Enstitüsünün Biyokimya, Mikrobiyoloji ve Biyobilişim Bölümü'nden Prof. Sylvain Moineau'nun önderliğindeki ekibin ortaya çıkardığı ve CRISPR/Cas olarak adlandırılan bakterinin savunma mekanizması, yabancı DNA parçalarını seçip genom üzerindeki özel bölgelere ekleme esasına dayanıyor. Sonraki aşamada bu parçalar, gelecekteki işgalleri defetmede bir çeşit bağışıklık faktörü olarak kullanılıyor.
Araştırmacılar mekanizmayı bakteriler arasında değiş tokuş edilen DNA parçacıkları olan plazmitleri kullanarak göstermişler. Bu deneyde kullanılan ve antibiyotiğe karşı direnç sağlayan bir gene sahip plazmit, yoğurt yapımında kullanılan Streptococcus thermophilus bakterisine yerleştirilmiş. Bakterilerden bazıları da, dayanıklılık genini bulunduran parçacıkları kendi genomlarına eklemişler ve bu bakterilere aynı plazmiti yerleştirme çabaları negatif sonuçlanmış. Prof. Moineau, plazmiti genomuna ekleyen bakterilerin bir nevi bağışıklık geliştirmiş olduklarını ifade ediyor: "Bu durum, neden bazı bakterilerin antibiyotiğe direnç geliştirirken diğerlerinin bunu yapamadığı bilinmezine açıklık getiriyor."
CRISPR/Cas bağışıklık sistemi, bakterileri aynı zamanda kendilerini hedef alan özel bir virüs grubu olan bakteriyofajlara karşı da koruyor. Bakteriyofajlar yoğurt, peynir ve probiyotik endüstrilerinde büyük maddi kayıplara neden olabildiğinden, bakteri kültürlerini kullanan bu tip besin ve biyoteknoloji sektörleri için sonuçlar oldukça ilgi çekici görünüyor.
Özgün makaleye ulaşmak için tıklayın.