Netflix’in ilk Danimarka dizisi The Rain başlıyor (The Rain oyuncularından ipuçları)

Netflix’in iddialı dizisi The Rain oyuncuları ntv.com.tr’ye konuştu. “Dünyanın en mutlu, refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olan Danimarka’da bir virüsün yağmurla birlikte yayılması sonrası medeniyet yok olursa neler olurdu?” sorusuna yanıt arayan bilimkurgu dizisi The Rain, 4 Mayıs’ta ekrana geliyor. İşte The Rain dizisinin yaratıcıları ve oyuncularının ntv.com.tr’ye özel açıklamaları...

Haberler ntv.com.tr 04.05.2018 - 15:32

  • 1

    Netflix’in ilk Danimarka orijinal dizisi The Rain 4 Mayıs’ta ekrana geliyor. Distopik bir hikayenin ele alındığı dizide dünya artık bildiğimiz dünya değildir. Yağmurla taşınan bir virüsün İskandinavya'daki insanların neredeyse tamamını hunharca yok etmesinden altı yıl sonra sığınaklarından dışarı çıkan Danimarkalı iki kardeş, dışarıda medeniyete dair hiçbir şey kalmadığını görürler. Hayatta kalan bir grup gençle birlikte, terk edilmiş İskandinavya topraklarında tehlike dolu bir maceraya atılıp bir yaşam belirtisi bulmaya çalışırlar.

  • 2

    Ortak geçmişlerinden ve toplumsal kurallardan bağımsız bir şekilde kim olmak istediklerini özgürce seçebildikleri bu dünyada hayatta kalmaya çalışan grup, bir zamanlar yaşadıkları dünyayla birlikte yok olduğunu sandıkları gençlik ikilemlerinin, sevginin ve kıskançlığın kıyamet sonrası bu yeni dünyada hâlâ var olduğunu fark ederler.

  • 3

    “MEDENİYET YOK OLSAYDI NELER OLURDU?”

    ntv.com.tr’ye konuşan dizinin yaratıcıları Jannik Tai Mosholt & Christian Potalivo, dizinin hazırlık sürecinin 18 ay sürdüğünü belirterek heyecanlı olduklarını belirtti. Peki ikili, nasıl bir yaratım sürecinden geçti?

     

    Jannik Tai Mosholt şöyle anlattı:

    “İskandinavya’da tüm sistem bir anda yok olsa nasıl olurdu düşüncesinden yola çıktık. İskandinavyalılar olarak sahip olduğumuz tüm ideolojiler ve tüm fikirler, gurur duyduğumuz sistemimiz ve toplumumuz ortadan kaybolsa ne olurdu? Medeniyet yok olsaydı tüm o fikirler ve ideolojiler hala var olabilecek miydi? Başlangıç fikri, İskandinavya’da felaket sonrası hikayesiydi. Netflix’in ilk Danimarka filmi için bir arayış içinde olduğunu öğrenince görüştük. Şanslıyız ki Netflix İskandinavya’da kıyamet sonrasını ele alacak hikaye fikrini beğendi. Hemen yazmaya başladık ve başlangıç fikrimize odaklandık. Elimizden geldiğince en iyi şekilde anlatmaya çalıştık.”

  • 4

    “YAŞADIĞIMIZ HAYAT FELAKET SONRASINI DÜŞÜNMEYE İTİYOR”

    “Kıyamet sonrası evrende bir hikaye oluşturma fikri belki de yaşadığımız zamanlarda çok fazla korku, endişe ve belirsizlik içinde olmamızdan kaynaklanıyor” diyen Christian Potalivo, “Biz en kötüsünü hayal etmek istedik ve içinden bir umut bulabilir miyiz dedik” ifadesini kullandı.

    Jannik Tai Mosholt, “Korkmamız gereken şeylerle sürekli olarak bombalanıyoruz. Gerçekten anlamıyoruz ve bazen dünyanın yarın batacağını hissediyoruz. Kimse bunun neden olduğunu anlayamıyor ama bunun gerçekleşebileceğini hissediyor. Bu şekilde hissettiğinizde, bazen kendinizi hayal etmeye çalışırken veya kıyamet sonrası ortamlarda yer alan hikayeleri görmek isterken buluyorsunuz” dedi.

  • 5

    “BASKI ALTINDAYKEN NASIL UMUTLU OLABİLİRSİNİZ?”

    Dizinin yaratıcıları, The Rain’in, seyirciye vereceği mesajı şöyle açıkladı:

    “Bizi insan yapan şeyler, iyi bir insan olmanız ya da doğru inançlara sahip olmanız, bir sınava tabi tutulduğunda insan olarak harekete geçmeye ve bu inançları sağlam tutmaya ne kadar devam edersiniz? Çok net bir mesajımız var: En baskı altında olduğunuz durumda bile sizi insan yapan şeyleri koruyabilir, korkularınızı hatırlayabilir ve bundan bir umut yeşertebilir misiniz?”

  • 6

    THE RAIN’İN SEYİRCİYE VAATLERİ

    “Tek başınıza hayatta kalırsanız ve hiçbir insanla ilişkiniz yoksa bu hiçbir şeye değmez diyoruz. Seyirci heyecan, mücadele ve eğlenceyi bir arada bulacak. Distopik ve zaman zaman karanlık bir hikaye olsa da biz aydınlığa ve umuda odaklanmaya, ilişkilere ve eğlenceli olana odaklanmaya çalışıyoruz. İnişleri ve çıkışları olan heyecan verici bir yolculuk yaratmaya çalışıyoruz ve hepsini bir arada izlemek çok keyifli.”

  • 7

    ÇAĞATAY ULUSOY'UN DİZİSİNİ BEKLİYORLAR

    Netflix’in Çağatay Ulusoy’un başrolde yer aldığı ilk orijinal Türk dizisi ‘The Protector’a hazırlandığını ve diziyi çok merak ettiklerini belirten Danimarkalı yaratıcılar, “Bundan 5-10 yıl öncesine kadar sadece Amerika’dan ya da kendi ülkemizden yapımları izleyebiliyorduk ama artık Türkiye’den, Brezilya’dan, Polonya’dan; bugüne kadar izlemediğimiz pek çok ülkeden dizi seyredebiliyoruz. Bu çok heyecan verici” dedi.

  • 8

    DÜNYANIN EN MUTLU ÜLKELERİNDEN BİRİNDE FELAKET OLURSA...

    The Rain’de, yağmurla taşınan bir virüsün İskandinavya'daki insanların neredeyse tamamını hunharca yok etmesinden altı yıl sonra sığınaklarından dışarı çıkan Danimarkalı iki kardeşten birini canlandıran Lucas Lynggaard Tønnesen, henüz 17 yaşındayken ilk uluslararası projesini seyirciyle buluşturmanın heyecanını yaşıyor.

  • 9

    DANİMARKA'DA YIKIM BAŞLIYOR

    ntv.com.tr’ye konuşan Tønnesen, hislerini şöyle anlattı:

    “Netflix’in ilk Danimarka dizisinde yer almak gurur verici. Bu, bizim için olduğu kadar tüm dünya için de heyecan verici. Çünkü insanlar dünyanın en mutlu ülkelerinden biri olarak görülen Danimarka’da bir yıkım ve kıyamet gibi bir olay sonrasında oluşacak görünümü tüm dünya izleyecek.”  

  • 10

    BAŞ KARAKTERLERDEN RASMUS YENİ HAYATINDA KİM OLACAK?

    Dizide Simone’nin 16 yaşındaki kardeşi Rasmus’a hayat veren Tønnesen, karakaterini şöyle tarif etti:

    “Çocukluğu boyunca hep hasta olan Rasmus, İskandinav medeniyetini yok eden virüsün yayılmasıyla kendini bir sığınakta buluyor. Babasının geride bıraktığı, annesinin öldüğü Rasmus, ablası Simone’yle birlikte sığınakta altı yılını geçiriyor. Şimdi yeni dünyada kim olmak istediği sorusuyla karşı karşıya bırakılıyor. Düşündüğünden daha hızlı büyümek zorunda bırakılıyor.”  

  • 11

    “GERÇEK HAYATTA BENZER FELAKETLER YAŞAYABİLİRİZ”

    Canlandırdığı karakterin kendi karakteriyle benzerlikler gösterdiğini söyleyen Tønnesen, “Karakterin duygusal tarafı tamamen bana benziyor. Dolayısıyla gerçek hayatımdan özellikleri karakterime yansıtabiliyorum” dedi.

    Karanlık atmosferli distopik bilimkurgu hikayesinin bir yönüyle gerçek hayatta yaşanabilecekleri de yansıttığını söyleyen Danimarkalı oyuncu, “Göçmenlik sorunu, iklim değişikliği, teknolojik gelişmeler... Dolayısıyla baş etmek zorunda olduğumuz sorunlardan dolayı gelecekte benzer felaketler yaşayabiliriz. Dünyamız ciddi sorunlarla karşı karşıya ve onu korumamız gerekiyor” ifadesini kullandı.    

  • 12

    MANTIK MI DUYGULAR MI?

    Dizide, virüs yayılan dünyada hayatta kalanlardan biri olan Betarice karakterine hayat veren Angela Bundalovic de ilk uluslararası projesinin heyecanını yaşıyor.

    22 yaşındaki oyuncu, dizide canlandırdığı Beatrice karakterini şöyle anlattı:

    “Virüs felaketi sonrası ailesini kaybeden genç kadın hayatta kalabilmek için kendine bakmak zorunda. Bunun için güçlü ve inatçı bir yapısı var. Sorumluluk alıyor ama aynı zamanda güçlü duygularıyla da baş etmek zorunda. Zaman zaman duyguları ve mantığı arasında kalıyor.”

  • 13

    “GERÇEK HAYATTA DAHA FAZLA YETİŞKİN GİBİ DAVRANMAK ZORUNDAYIZ”

    Kendisiyle aynı yaşta bir karekteri canlandırmaktan dolayı mutlu olduğunu söyleyen Bundalovic, “Canlandırdığım karakter çoğu zaman duygularına göre hareket ediyor. Ama gerçek hayatta daha fazla yetişkin olmak ve daha mantıklı davranmak zorunda olduğumuz durumlar var” dedi.

  • 14

    “BU KARAKTER AYNI BEN”

    The Rain’de hayatta kalanlardan biri olan Jean karakterine hayat veren 25 yaşındaki oyuncu Sonny Lindberg, karakterinin özelliklerini şöyle tarif etti:

    “Grubun yardım eden kişisi olan Jean, herkesin iyi hissetmesini istiyor. Yağmurdan önce bir kaza olmuş ve hayatı tamamen değişmiş. Şimdi iyi bir insan olmak ve geçmişten bazı kötü taraflarını getirmek arasında gidip geliyor.”

  • 15

    "DİZİDE KENDİMİ BULDUM"

    “Jean karakterinde kendimden çok şey buldum” diyen oyuncu, senarist Jannik Tai Mosholt’un kendisini daha önceden tanıdığını, çünkü yıllar önce bir projede daha birlikte çalıştıklarını söyledi.

    “Senaryoyu okudum ve Jean karakterini görünce ‘Bu benim ama ben değilim’ dedim. Jean’da kendimden bulduğum şeyler tatlılığı ve masumluğu oldu” dedi.

  • 16

    FARKLI ÜLKELERDEN TEPKİLER

    190 ülkede aynı anda izlenecek olmaktan dolayı mutlu olduğunu söyleyen oyuncu, “Kendi memleketinizden ve kendi dilinizde bir iş için farklı ülkelerden ne gibi tepkiler geleceğini beklemek çok heyecan verici” dedi.

  • 17

    BİR FİNO PİT-BULL’A DÖNÜŞÜRSE...

    Filmin bir başka oyuncusu Lukas Løkken, canlandırdığı, dizinin hayatta kalanlarından Patrick karakterini şöyle anlattı:

    “Patrick, tam bir ana kuzusu olarak yetişmiş bir genç. Pit-bull’a dönüşmeye zorlanan bir fino köpeği aslında. Tam bir baş belası olmaya zorlanan uslu bir çocuk olarak grup elemanlarıyla çatışmalar yaşıyor.”

    “Ben de benzer bir çevrede, tatlı bir annenin oğlu ve yakın arkadaşları olan bir çocuk olarak büyüdüm” diyen oyuncu, “Başıma kötü bir şey geldiğinde arayabileceğim bir ailem hep oldu. Ama Patrick’in ailesi artık yok ve aslında hayatta yapayalnız” dedi.

  • 18

    EKRAN İÇİN GERİ SAYIM

    The Rain, Jannik Tai Mosholt (Borgen, Rita, Follow the Money), Esben Toft Jacobsen (The Great Bear, Beyond Beyond) ve Christian Potalivo (Dicte, The New Tenants, Long Story Short) tarafından hayata geçirildi. Dizinin senaryosu, yapımcı Christian Potalivo ile birlikte aynı zamanda dizi sorumlusu olarak da görev alan Jannik Tai Mosholt tarafından kaleme alındı. Miso Film’in üstlendiği yapımın yürütücü yapımcılığında ise Jonas Allen ve Peter Bose bulunuyor.

  • 19
  • 20
  • 21
  • 22
Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır

NTV’de canlı olarak yayınlanan tüm programlar ile ilgili bilgiler, program bölümleri ve programlarla ilgili haberler NTV Ekranı’nda. Günlük NTV yayın akışı ve program saatlerini de NTV Ekranı kategorisinden saat bazında görebilirsiniz. %100 Futbol ile son dakika spor haberlerini, Gündem Masası ile gündem haberleri ile ilgili değerlendirmeleri NTV Ekranı’nda.

Mobil Uygulamalarımız