Küresel nüfus hızla artarken, dünyanın su kaynakları nasıl artacak?

2050 yılında nüfusun yaklaşık yüzde 70’inin kentlerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Türkiye dahil birçok ülkede bazı metropollerin nüfusu 15-20 milyona yaklaşmış durumda bulunuyor. Bu artış, beraberinde öncelikle su ve suyun kullanılır hale getirilmesini zorunlu kılıyor. Hali hazırda bazı ülkeler komşularından ilave su talebinde bulunmaya başladı.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, kuraklık sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın önündeki en büyük engeller arasında yer alıyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü raporunda şöyle diyor: 

“Dünyada bir milyar 200 milyon insan su sıkıntısı ile karşı karşıya. Su kıtlığının yaşandığı bölgelerde yaşam olumsuz etkileniyor. Hemen her yerde tarım hasadı giderek düşüyor. Gıda fiyatları artıyor, ürün çeşidi azalıyor. Bunu sonuçlarından biri de dünyaya göç olarak yansıyor. Sadece savaşlar değil kuraklık sonucu tarımın azalması ve fakirleşme göçü tetikliyor. Suyun kullanımı üzerinde birçok planlanma yapılmasını gerekiyor.”

KURAKLIK 4’E AYRILIYOR

Bilim insanları kuraklığı dörde ayırıyor: Meteorolojik, hidrolojik, tarımsal ve ekonomik kuraklık. Küresel ısınmanın etkisiyle yerüstü su kaynaklarının buharlaşması hızlanıyor. İklim değişikliğine dirençli tarımsal üretime geçilmediği, ormanlaşmanın artmadığı ve şehirleşmenin planlanmadığı ülkelerde kuraklık daha fazla hissediliyor. Şiddetli kuraklık ise mahsul ve mera kayıplarına, yangın riski ve acil durumlara neden oluyor. Kısa süre sonra yani 15-20 yıl içinde tarım ve araziler de bugünün çok uzağında olacaklar. Küresel ısınma, nemli bölgeleri daha nemli ve kurak bölgeleri daha kuru hale getirecek.

Diğer yandan, suyun değerinden ve korunmasından bahsederken, sürekli olarak fazla su harcamamak, musluktan akan suları verimli kullanmak, yağış miktarları ve konularını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Suyu doğru ve verimli kullanmanın yanında bir ürünün üretimi aşamasında hiç tahmin etmediğimiz kadar su kullanıyoruz. Aslında suyu doğrudan değil dolaylı olarak daha fazla tüketiyoruz.

SU AYAK İZİ HAKKINDA NELER BİLİYORUZ?

Bir malın veya hizmetin üretimi için kullanılan su kaynaklarının toplam miktarına suyun ayak izi deniliyor. Su ayak izi, suyun tüketim göstergesini oluşturuyor. Ayrıca, üretimde kullanılan suya sanal su ya da gizli su da deniliyor. Örnek vermek gerekirse:

-1 fincan kahve için 140,

-1 kilo buğday için bin 300,

-1 kilo pirinç için bin 300,

-1 kilo şeker için bin 500,

-1 hamburger için 2 bin 325

-1 kilogram biftek için 15 bin 500,

-1 tshirt için 2 bin 700

-1 kot pantolon için 10 bin 800 litre su tüketimi yapılıyor. 

Global ve yerel ölçekte temiz su kaynakları büyük oranda tarımda kullanılıyor. Tarımsal üretim, tüm su çekimlerinin neredeyse yüzde 70’ini kapsıyor. Bazı gelişmekte olan ülkelerde yüzde 95’ini oluşturuyor. Türkiye’de bu oran yaklaşık yüzde 70 civarında. Zaman geçtikçe doğal kaynaklarımızı daha akıllıca kullanmak zorunda kalacağız. Ekilecek ve dikilecek mahsul seçimi, ihtiyaç duyulan su miktarını büyük ölçüde etkileyecek. Çoğumuz bilmeyiz ama her tarımsal ve hayvansal ürünün bir ayak izi var. Dolayısıyla su kaynaklarına olumsuz etkisi. Örneğin 1 kilogram dana eti üretmek için 13 bin litre su harcanıyor, bir hamburger için de binlerce litre…

(Devamı gelecek)

YAZARA AİT DİĞER MAKALELER