Rusya-Ukrayna savaşının kazananı Çin mi?

Rusya-Ukrayna savaşı dünyanın dengesini beklenenden daha fazla etkiledi. Putin liderliğindeki Rusya, bu savaşı Batı medeniyetine karşı verdiği iddiasında bulunuyor. Rusya Devlet Başkanı, bu yaklaşımla Çin’i de yanına çekmeye çalışıyor. Pekin yönetimi ise Batı’ya karşı yeni bir ortaklık için adımlar atıyor.

Batı karşıtı yaklaşımları destekleyen yorumculara göre, -Rus ortakliği önemli ve bu ortaklığın etkileri giderek daha hızlı bir şekilde aşınan Batı için çok büyük bir tehdit oluşturuyor. Çünkü, ve ’nın ortaklığı sonucunda dünya nüfusu için yeni bir bloklaşma söz konusu olabilir.

Çin Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir bildiri yayınladı. Bu bildiri “Çin Güvenlik İnisiyatifi Kavram Belgesi” adını taşıyor. Yani Çin’in diğer ülkelerle ilişkisi ve diğer ülkelere yaklaşımına dair bir anlayışı temsil ediyor. Çin, bu bildiride, tüm ülkelerin güvenlik çıkarlarının eşit olduğunu belirterek her ülkenin güvenlik endişesinin makul karşılanması gerektiğini bildiriyor. Bunların yanı sıra Çin, siyasi diyalog ve barışçıl müzakere yoluyla güvenliğin sağlanabileceğini iddia ediyor. Bildireye göre büyük ya da küçük, güçlü ya da zayıf, zengin ya da fakir tüm ülkeler uluslararası toplumun eşit üyeleri olarak kabul ediliyor. 

ABD’NİN KORKULU RÜYASI ÇİN

Diğer taraftan Çin, ABD’nin çıkarları için öncelikli bir tehdit. ABD, zaten uzun yıllardır gözünü Pasifik Bölgesi’ne çevirmişti. -Ukrayna savaşı, ABD’nin bu yoğunlaşmasını engellese de ABD Çin’e karşı Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşan bir ittifak kurdu. Pekin ise Ukrayna savaşında farklı bir kimlikle rol oynamak istiyor.

Ancak ABD, Pekin’in Ukrayna Savaşı’nın çözümüne ilişkin sunduğu barış planından rahatsız. ABD, Ukrayna savaşıyla ilgili olarak Çin’in Rusya’yı kınamasını istiyor, ancak çin iki taraf arasında tarafsız kalmayı tercih ediyor. Bununla beraber Çin, Rusya’ya yönelik yaptırımlardan çıkar elde etmiş olsa da, bu yaptırımlardan etkilenen Rus ekonomisinin ayakta kalmasını da sağladı ve Batı’nın Rusya yaptırımlarının etkisini bir nevi azalttı. Bu nedenle Çin-Rusya ilişkisi ABD’yi rahatsız ediyor. Zira, Washington’un amacı yaptırımlar üzerinden Putin’in kararlarını etkilemek.

Geride bıraktığımız 20 yıl boyunca ABD ile Çin arasındaki ekonomik ve siyasi dengelerin değişimi hızlandı, Çin’in uluslararası alanda ekonomik ve siyasi ağırlığı arttı. Son 20 yılda ABD ile Çin arasındaki ekonomik, mali, askeri, teknolojik denge Çin lehine hızla değişti. Çin ile ABD arasında gelecekte nasıl bir ilişkiye tanıklık edeceğimiz henüz belirsizliğini koruyor. Son dönem Çin ekonomisinde yavaşlama olsa da Amerikan Ulusal Güvenlik Belgesi’ne göre Çin öncelikli bir tehdit. Pasifik’ten Alaska’ya oradan Ortadoğu’ya kadar birçok alanda rekabet son sürat devam ediyor. Ancak iki ülkenin de birbiri olmadan var olabilmesi zor görülüyor. Bu nedenle çekişme ve denge birlikte yürütülecek gibi görünüyor.

ABD-ÇİN-RUSYA ÜÇGENİNDE NELER OLUYOR?

Çin Devlet başkanı Şi’nin 2022 yılında yeniden seçilmesinden sonra yaptığı ilk ziyaret Moskova’ya oldu. Ziyaret, bütün başkentlerde özellikle Washington’da yakından izlendi. Bu ziyaret akıllara ABD-Çin-Rusya üçgeninde neler olduğu sorusunu getirdi. 

Çin, geçen şubat ayının sonunda Ukrayna-Rusya barış planını sunmuştu. Bu bağlamda Şi’nin Rusya ziyareti aynı zamanda onun bir barış kurucu lider olarak öne çıkmasını sağladı. Şi ve Putin sıcak pozlar vererek bir anlamda yeni bir dünyanın adımlarını atıyor gibiydi. Ancak kimilerine göre Çin, Rusya’ya yakın duruyor ama aslında Rusya'yı kendine tabi kılmak istiyordu. yani inisiyatif Çin’deydi. 

Diğer taraftan, Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar nedeniyle bu ülkenin ekonomisi zor durumda bulunuyor. Petrol ve doğalgaza getirilen sınırlamalar Rusya’yı Çin’e daha da yakınlaştırdı. Rusya enerji kaynaklarını Çin satmaya başladı. Diğer yandan ABD dikkatini Doğu Avrupa’ya yoğunlaştırdı, NATO için en büyük tehdit olarak ise Rusya ilan edildi. Bu jeopolitik gelişmeler de Çin’i rahatlattı. 

(Devam edecek)

YAZARA AİT DİĞER MAKALELER