Su kaynaklarının jeopolitiği geleceği nasıl değiştirebilir?

Dünyadaki su kaynakları ile dünya nüfusu arasındaki dengesizlik var. Birincisihızlı şekilde azalırken, ikincisi her durumda artıyor. Nitekim bazı raporlar Ortadoğu, Nil havzası, Kuzey Afrika ve Güney Asya’yı işaret ediyor. Buralarda tatlı su ihtiyacı ve su güvenliği kaynaklı çatışmaların yaşanabileceği ihtimalinden söz ediliyor. Bunun da insani tüketim ihtiyaçları, gıda ve enerji üretiminde açığa yol açacağı söyleniyor.

NASA’nın tatlı su kaynaklarıyla ilgili hazırladığı raporlarda ise dünyadaki yeraltı sularının endişe verici bir şekilde azaldığı kanıtlandı.

Doğal su krizlerine insan iradesi dışındaki koşullar etki ediyor. Yani değişen iklim koşulları nedeniyle yağmur miktarlarının azalması, yüksek kuraklık ve çölleşmeyi beraberinde getiriyor. insanları ve STK’lar su kaynaklı krizlerle yüzleşmeden alınacak önlemler konusunda sürekli uyarılarda bulunuyor.

Su konusunun bir güvenlik meselesi haline gelmeden ya da ülkeler arası gerilime neden olmadan çözülebileceği söyleniyor. Ama bunun temelinde tabii ki doğal yaşam, çevre duyarlılığı, ormanlaşma, aşırı kentleşmenin önlenmesi, gıda ve tarım güvenliğini sağlamak geliyor.

VE GÖÇ

Küresel ısınmanın sebep olduğu sonuçlar sadece doğa değil ekonomik ve hatta siyasi boyutları olan bir durum. Kuraklık nedeniyle tarımın ve ekilebilir alanların zarar görmesi, gıdaların azalması ya da fiyatların artmasıyla sonuçlanıyor. Su kaynaklarının azalması insanları etkiliyor. Ekonomik olarak etkilenen insanlar yer değiştirmeye yani göçmeye çalışıyor. Bugün karşı karşıya kalınan mülteci krizinin bir ayağında aslında yoksulluk, tarımdaki verimsizlik, sulak arazilerin azalması, seller ve afetler yer alıyor. Bunun nedeni de küresel ısınma… Bu nedenle, ile tedbirleri, bugünü kurtarmak değil, geleceği düşünerek almak gerekiyor.

(Devam edecek)

YAZARA AİT DİĞER MAKALELER